mu~blog

Dün gece rüyamda sevgilim doğum yaptı. Nur topu gibi bi şey ’imiz oldu ama ne olduğunu hatırlamıyorum. Bekarım lan ben. Daha sevgilim bile yok, ne çocuğu alooo? Hem evlenmeden olmaz :)

Evet, biten ilişkiden 4 ay sonra, tertemiz bir eylül sabahında, tam da içim neşeyle dolmuşken eski sevgilimle karşılaştım. Onun için çoktan bitmiştim ben. Benim içinse o kırılmış ama kökü kalmış bir diş gibiydi. Kendisi yok ama geride kalan parçalar ara ara ağrı yapıp kendilerini belli ediyor. Bu sabahki karşılaşmayı aslında aylardır bekliyordum hatta iki gün önce rüyamda gördüm ve bugün tam da rüyamda gördüğüm gibi karşılaştık. Sandığımdan daha kolay oldu benim için. Gerçi 24 saat içinde daha farklı tepkiler ortaya çıkabilir ama benim de ilacım var :) Kendimi iyi hissetmek zorundayım, umarım başarırım. Yine de yosunum, güzeldi seni görmek. Teşekkürler kader ~

Neredesin? Bu akşam yoksun, erken mi çıktın işten yoksa bıraktın mı temelli? Nasıl da heyecanla gelmiştim oysa... Şimdi tatlı bir uyku, kar gibi ince ince yağıyor üstüme. Gelseydin benimle birlikte görürdük en güzel düşleri. Senin yerine bakan kadın ise boşluğunu doldurmuyor inan.

Yine geldim, bu sefer sen tezgahın arkasındaydın, servise bakmıyordun... İstediğim sandviçi sen getirmedin. Halbuki ben senin için geldim ki oraya. Sandviç yedim, çay içtim, hem de en parasız zamanda ama sen uzaktaydın. Yalnız o sandviçi sen yaptın, senin elinden çıktı, bunu bilmek de güzel. Sana bişey söyleyeyim mi? Gerçekten çok güzelsin len, beni de alır mısınız kafeye? Garson, bulaşıkçı? Neyse bi dahaki sefere görüşürüz. Bu arada sandviç çok güzel olmuş, ellerine sağlık.

Kim kıskandı kim nazar etti bilmiyorum ama cumartesi akşamı tıkır tıkır çalışan buzdolabı bir anda nakavt oldu. Sustu ve artık konuşmuyor... Yani vızıldamıyor işte, sadece tık tık sesler geliyor. İçindekileri tahliye ettik, bakalım halim ne olacak. Üfff onca işin gücün borcun içinde bi de buzdolabıyla uğraş. Ulen hayatımı kolaylaştırman gerekmiyor mu senin aşşalık dolap...

Sabah sabah sen akşam akşam ben hiç çekilmiyoruz bir ah'tan öteye...

Özlemenin binbir çeşidini çeşidini öğrendim, denedim, tattım seninle. Bazen ortada hiç bir şey yokken, durduk yere özlerdim seni. Nasıl da derinimde, bıçak gibi keskin ve bıçak yarası gibi acı bir özlemdi o.

Sana söyleyeceklerim var.

Hiç mi iz kalmadı içinde benden? Benim içim dışım hala "sen"ken...